PROSTAT KANSERİ

  Prostat Kanseri:

 Erkeklerde cilt kanserinden sonra en sık görülen kanserdir, tüm kanserlerden ölüm sıklığında ise akciğer ve kalın barsak kanserlerinden sonra 3. sıradadır. 40 yaş öncesi nadirdir, hastaların çoğusunda tanı 65 yaş sonrası konur, en sık tanı yaşı 66’ dır. Yaklaşık olarak hayatı boyunca her 7 erkekten 1’ i hayatı boyunca prostat kanseri olur ve her 39 erkekten 1’ inin hayatını kaybetme sebebi prostat kanseridir. 

    PROSTAT KANSERİNDE RİSK FAKTÖRLERİ :  

Bazıları değiştirilebilir, bazıları değiştirilemeyen faktörler prostat kanserine yakalanmayı kolaylaştırır. Bu faktörler 

YAŞ: 65 yaş sonrası tanı daha sıktır. Değiştirilemeyen bir faktördür.

IRK: Latin ve Asya ırklarında Afro-Amerikan ırka göre daha seyrek görülür, Afro-Amerikan ırkın ölüm sıklığı diğer ırklara göre daha yüksektir. Irk ta değiştirilemeyen bir risk faktörüdür.

COĞRAFYA: Kuzey Amerika, Kuzeybatı Avrupa ve Avustralya’ da daha sık, Asya, Afrika, Güney Amerika’ da daha az sıklıkla görülür. Bunun sebebi tam olarak belli değildir, diyet farklılıklarından olduğu düşünülmektedir.

AİLE ÖYKÜSÜ: Kalıtsal olduğu ya da genetik faktörlerin önemli olduğunu işaret eden bazı ailelerde daha sık görüldüğü gerçeği mevcuttur. Babada ya da kardeşlerde prostat kanseri varlığı bu hastalığa yakalanma riskini 2 katına çıkarır. Kardeşlerde prostat kanseri görülmesi, babada görülenden daha riskli olarak kabul edilmektedir. Diğer akrabalarda görülmesi ve erken yaşta prostat kanseri ölümleri diğer akrabalar açısından yakalanma riskinin yüksekliğini gösteren önemli risk faktörüdür. 

GEN DEĞİŞİKLİKLERİ: Kalıtsal gen değişikliklerinin prostat kanseri riskini artırdığı ancak görülme sıklığının nadir olduğu düşünülmektedir. Kalıtsal BRCA2 gen mutasyonları prostat kanserine yakalanma riskini artırır. Kalıtsal gen değişikliğinin sebep olduğu kalıtsal kolon kanserlerinde içinde prostat kanserlerinin de olduğu bazı kanser türleri sık görülmektedir.

DİYET: kesin ortaya konmamıştır. Kırmızı et ve yüksek yağ içeren besinlerin çok tüketilmesi  prostat kanseri  riskini hafifçe artırır. Diyetle ya da ek olarak alınan kalsiyumun prostat kanseri riskini artırabilir. 

OBEZİTE: Aşırı kilolu erkeklerde görülen prostat kanserlerinin ilerlemeye daha yatkın olduğunu gösteren bulgular vardır. Bunlarda prostat kanserinden ölüm riski obez olmayanlara göre daha yüksektir. 

SİGARA :  sigara içenlerde prostat kanseri varlığında bu hastalıktan ölüm riskinin hafifçe ydaha yüksek olduğu düşünülmektedir. 

KİMYASAL MADDELER:  Bazı kimyasal maddelerin prostat kanseri  sıklığını artırdığı düşünülmektedir.

KRONİK PROSTATİT: Prostat kanserini artırdığını ileri süren çalışmalar mevcuttur.

CİNSEL YOLLA BULAŞAN HASTALIKLAR: Bel soğukluğu ve klamidya gibi hastalıkların prostatta infeksiyon yoluyla prostat kanseri riskini artırdığını ileri süren çalışmalar mevcuttur.  

VAZEKTOMİ: Erkeklerde doğum kontrol yöntemi olarak kullanılan ve testisten çıkan sperm taşıyan kanal olan vas deferensin bağlanması olan vazektomi işleminin prostat kanseri riskini hafifçe artırdığını ileri süren çalışmalar mevcuttur. 

 

   PROSTAT KANSERİNDEN KORUNMA : Yaş, ırk ve aile öyküsü gibi kontrol edilemeyen risk faktörlerinden korunulamamaktadır. Ancak kontrolün elimizde olduğu diğer korunma yolları şunlardır: 

VÜCUT AĞIRLIĞI, FİZİKSEL AKTİVİTE VE DİYET: Obezitenin düşük dereceli prostat kanserini azalttığı, yüksek dereceli prostat kanserinden ise ölüm sıklığını azalttığını gösteren çalışmalar mevcuttur. Düzenli aktivitenin prostat kanseri riskini azalttığı, aşırı fiziksel aktivitenin ise prostat kanseri riskini artırdığı düşünülmektedir.  Domates, soya, fasulye, balık ve karnabahar, brokoli ve lahana gibi turpgiller familyasından sebzelerin, mercimek ,nohut gibi bakliyatların prostat kanseri riskini azalttığı ileri sürülmektedir. Diyetle alınan yüksek kalsiyum içeriğinin ise prostat kanseri riskini artırdığı ileri sürülmektedir. Şuan ki bilgilerimize göre prostat kanserinden korunmak için önerilen diyet ve aktivite şöyle olmalıdır:

.Hergün en az toplamda 2,5 bardak bütün sebze ve meyve çeşitlerinden hergün tüketilmelidir.

.Fiziksel olarak aktif olunmalıdır. 

.Sağlıklı kiloda kalınmalıdır.

Ayrıca hekim tarafından önerilmediği sürece diyetle aşırı kalsiyum alımından kaçınılmalıdır. 

VİTAMİN, MİNERALLER:  E vitamini ve selenyumun prostat kanserinden korunmada rolünün iyi yönde olduğunu söyleyen çalışmalar olduğu kadar aksini savunan görüşler de mevcuttur. 

İLAÇLAR : Bazı ilaçlar prostat kanserinden korunmada faydalıdır. Erkeklik hormonlarının azalamasına katkıda bulunarak etki eden iyi huylu prostat büyümesinde kullanılan finasterid ve dutasterid gibi  ilaçların prostat kanseri gelişimini azalttığı yada geciktirdiği düşünülmektedir. Ancak uzun süreli araştırmalar hayatta kalıma etki etmediğini düşündürmektedir.Uzun süreli aspirin kullanımının prostat kanseri gelişimini azalttığı düşünülmektedir.  Prostat kaneri riskini azaltması için deneme evresinde olan başka ilaçlar da mevcutttur. 

 

 

Kaynak: American Cancer Society Guidelines on Nutrition and Physical Activity for Cancer Prevention. Kaynak: https://www.cancer.org/healthy/eat-healthy-get-active/acs-guidelines-nut...

İlginizi Çekebilecek Diğer Konular

  • İDRAR KAÇIRMA Yaşla beraber giderek sıklığı artan, kadınlarda 2 kat daha sık görülen idrar kaçırma yakınması, olduğundan daha az sıklıkla polikliniklerde hekimlerin karşısına çıkmaktadır. Çoğu hasta bu durumu kabullenmiş ve yaşlılığın doğal bir sonucu olduğunu düşünmektedir.İdrar kaçırma tipleri:                . Stress : gülme, hapşırma, öksürme gibi karın içi basıncın arttığı durumların neden olduğu idrar kaçırma tipidir .                . Urge ( acil... +Devamını oku
  • Medya Galerisi Penise düşük güçte ses dalgaları göndererek sertleşmeyi sağlayan (erektil) dokuda yeni damar oluşumunu uyaran bu tedavi ile şeker hastalığının neden olduğu sertleşme bozuklukları dahil tük damarsal nedenli sertleşme bozuklukları başarı ile tedavi edilebilmektedir. Ağrısız, anestezi gerektirmeyen, ayaktan uygulanabilen bir tedavidir. Seans 15 dakika sürmektedir.MODUS FOCUSED ESWT - MODUS EDSHOCKWAVE THERAPYModus Focused ESWT – Modus ED erektil disfonksiyon, peyronie ve prostatit gibi tedavilerde pratik kullanım olanağı sunan, odaklanmış şok dalga tedavisidir.Odaklanma mekanizması her bir şoku... +Devamını oku
  • Erektil Disfonksiyon ESWT   Tıp da ses dalgalarının kullanılması 1980’ li yıllarda böbrek taşı kırma amacı ile başlamıştır. Burada kullanılan ses dalgasının basıncı 900 bar idi. 1990’ lı yıllarda 400 bar basınçtaki ses dalgaları inflamasyonun önlenmesi amacıyla kullanılmıştır. 2010 yılından sonra ise 100 bar basınç da ki şok dalgaları yeni damar oluşumunu arttırma amacı ile kullanılmaktadır.                 Şok dalgaları -Üroloji alanında böbrek taşı kırma -Mikrobiyoloji alanında bakteri gelişiminin azaltılması   -... +Devamını oku
  • Medya Galerisi
  • Medya Galerisi